METABOLİZMANIZI YAZA HAZIRLAYIN !

Çoğumuz büyük çabalarla hemen kilo verme isteğindedir; kimisi başarır, kimisi pes eder. Her iki grubu da bekleyen ortak bir sorun var: Çabuk kilo vermenin sonunda aynı hızla kilo alma, üstelik daha fazla! Neden hızlı kilo verenler ya da diyet yapanlar verdikleri kiloları fazlasıyla geri alır? Bunun bilimsel açıklamasına şöyle bir bakalım;

İnsan vücudu yaradılışından beri metabolik olarak açlığa karşı savunma halindedir. Metabolizmamız da buna endeksli çalışmaktadır, vücut yeterli enerjiyi kullanılabilir hale döndürmek için hemen şekere dönüştürür, ya da fazla besini yağa dönüştürüp depolar. Bu döngüyü sağlayan bir nokta var; herkesin bünyesine göre değişen ve kişiye özgü olan bu nokta ‘set point’ olarak adlandırılır ve metabolizmanın aç olmayacak şekilde, devamlı ulaşmaya çalıştığı bir ‘denge kilosu’ olarak düşünülebilir. Set point tabirini yazımızın devamında ‘metabolik denge noktası (MDN)’ olarak adlandıracağız.

Metabolik denge noktası üzerine çıkıldığında MDN’na ulaşmak için depolama sistemi tersine işliyor, tokluk hissi veren hormonlar salgılanıyor ve daha fazla depo gıda ihtiyacının önüne geçmeye çalışıyor, metabolizmayı hızlandırarak besin yakmaya çalışıyor. Ancak MDN altında seyreden durumlarda metabolizma çok ciddi bir alarma geçiyor; açlık hissi veren hormonlar uyarılara başlıyor, tüm odaklar yemek yemeye yöneliyor ve ‘ya daha da aç kalırsa’ diye metabolizma inanılmaz bir depolama işlemi başlatıyor, ilaveten metabolizma hızını oldukça düşürüyor. Bu depolama sisteminin üzerine yemek yediğinizde depolanan besinler hanenize ilave kilo olarak yazılıyor maalesef. Bu yüzden de aç kalarak verilen kilolar, açlığa direnen metabolizmanın aldığı bu uzun vadeli aksiyonlarla size daha fazla kilo olarak hızla dönüyor. Bu metabolik döngünün bir diğer az bilinen ilginç gerçeği ise; tokluk hissi veren hormonların sadece 2 tane olmasına karşın, açlık hissi veren hormon sayısının 5 olması. Bununla da bitmiyor; sıkı durun! Tokluk hissi veren hormonlardan biri olan leptin ‘yağ dokularımızdan’ salgılanıyor. Yanlış okumadınız! Bu da şöyle bir ters etki yaratıyor: Aç kalarak zayıflarken hızlı yağ kaybı ile ‘tokluk hissi veren’ hormonlarımızı da hızla kaybediyoruz! En başta söylediğimiz gibi, insanoğlu yaradılışı itibariyle ‘aç kalmama’ üzerine programlanmış bir mekanizma ile çalışıyor. Vücut yağ doku olmayınca, leptin hormonu salgılayamıyor (ya da az salgılıyor), tok olduğunu anlamayan bünye ise daha fazla yemeye devam ediyor.

Yaradılışımızdan bu yana değişmeyen bu metabolik yapı elbette ki kontrolümüz dışında otonom olarak çalışıyor. İradeli olup yemek yemeyerek kilo vermeye çalışmanın da faydasız, hatta zararlı olabileceğini üst paragrafta okuduk. O zaman burada odaklanılması gereken, elimizde olan ve yönetebileceğimiz konu: Metabolik Denge Noktası’nı değiştirmeye yönelik diyet yapmak. Bu kolay olmamakla birlikte, zaman alan ama kesinlikle sonrasında sürpriz dönüşler almayacağınız uzun vadeli bir çözüm. Metabolik Denge Noktası’nı nasıl aşağı çekebileceğinizi maddeler halinde özetlemeye çalışacağım;

* Az az – sık sık yemek

* Mümkün olduğunca işlenmemiş gıdaları beslenmeye katmak (konsantre besinler yerine doğal halinde besinler tüketmek)

* Bütün haldeki gıdalara yönelmek (tam buğday ekmeği, kıyma yerine et, taze ve kurutulmuş meyve ve sebzeler, fındık-fıstık vb. gibi…)

* Lif ve besin değeri yüksek gıdalar seçmek

* İlave şeker ve yağ, fazla tuz, fazla katkı maddeli gıdaları beslenmemizden çıkartmak

* Metabolizma hızımızı düzenleyen yeterli uykuyu almak (ortalama 8 saat/gün)

* Kilo almayı tetikleyen stresli hayat düzeninden kaçınmak

* Bol bol düzenli egzersiz yapmak

Beslenme alışkanlığınızı yukarıdaki tavsiyelere göre düzenlemek; tokluk hissi anlamında faydalı olacaktır. Tokluk hissi midenizin fiziksel olarak dolmasıyla oluşur, aldığınız kalori değerine bakmaz. Dolayısıyla mide hacminin dolması hedeflenirken, günlük ihtiyacınızın üzerinde kalori almamak da önlenmelidir. Konsantre ve işlenmiş ürünler, ilgili besinin işlenmemiş haliyle aynı, hatta daha fazla kaloriyi daha düşük hacimle bizlere sunar. Bu da bir öğünde örneğin 2000 kalori ile normal olarak dolması gereken midemizin konsantre ürünlerle 2000 kaloriye ulaşıldığında hala yarısının boş olabileceği anlamına gelir ki, bu durumda midemiz dolana kadar yemeğe devam ederiz.

Beslenme alışkanlığınızı değiştirmenin yanı sıra, stres yönetimi, uyku ve egzersiz alışkanlıklarınızı düzenlemek için kendinize hedefler koymanız çok önemlidir. Bunun için öncelikle kilo alma ile bu 3 konunun ilgisini iyi kavramalıyız. Uykusuzluk ve stres gibi unsurlar yine tokluk hissi veren hormonların salgılanmasını baskılayan etmenlerdir. Egzersiz ise sizi zinde tutarken, Metabolik Denge Noktanızı yavaş yavaş aşağıya çekecek olan en temel unsurdur.

Yaza hazırlanırken alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçirin. Ulaşılabilir hedeflerle yol haritanızı belirleyin ve yaza hem sağlıklı hem fit girin!

Coach Magazine 5 Nisan 2021